komşu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
komşu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Kasım 2012 Cumartesi

KoMŞuM

Sevgili Blog

Biliyorsun bir komşum var  Bknz : Komşum

Allah akıl dağıtırken kenara köşeye saklanmış modda yine kendisi...

Sabah sabah telefonum çaldı..

Sevgili komşum : Ruyaylaa evden dışarı çıkamıyorum... !

- Neden ? ( Her seferinde bu tongaya düşüyorum ve neden diye soruyorum ne işime geliyosa artık !! )

Sevgili komşum : Gözetleme deliğinden baktım galiba biri var dışarda !!!!

- Kim ? ( Sanane be ruyayla otursana yerine kimse kim )

-Sevgili komşum : Ay bilmiyorum biri var !! Göremiyorum bişey !!!

-Açsana kapıyı bak kimmiş ? ( Allahım akıl fikir ver )

- Sevgili komşum : Açamıyorum , korkuyorum sen bakkkk.... 

Çaaatt kapattı telefonu....

Çıktım dışarı baktım Sevgili komşumun kapısına 'Dominos pizza' reklamını yapıştırmışlar.. Şeffaf poşetten dışarısını bulanık gören sevgili komşuma seslendim ;

-"çık dışarı kimse yok " 

-" aç kapıyı " 

falan ama tık yok açmıyor kapıyı.

Telefon ettim evine ( Kapıyı açmayan kadın ev telefonunu açtı şükür...)

- Kapıda kimse yok aç kapıyı...

Kapıyı açtı deliğe baktı reklamı gördü.. " Aaaaa kimse yokmuş " 

( Allahım sanaaaa geliyorummmmm )








Benim dışarı çıkmadan kapı dürbününden bakan Sevgili komşum.... Sabah sabah kabus musun nesin ?

3 Mart 2009 Salı

DaYaK


Bu akşam üst komşumuzun oğlu aradı, gelip yazıcıdan resim çıkartıp çıkartamayacağımı sordu.. Gittim yazıcı bile bağlamamış daha tv izliyor. Sanki orda yokmuşum gibi keyfini hiç bozmadı. Annesiyse "hadi" diye bir kaç kez ikaz etti ama küçük beyimiz hiç oralı olmadı.. Sonra zorla kalktı, sallana sallana odasına gitti. Yazıcıyı bağladı. Ama yeni format atılmış olduğundan kurulu değildi yazıcı.. Sonra küçük beyimizin yazıcısını kurmaya başladım. Sonra annesi odaya geldi.. Öteki çalışma masasının yanına gitti.Ben daha ne olduğunu bile anlayamadan masanın üzerindeki 3-4 tane kalın kitabı küçük beyin kafasına indirverdi... Öyle bir fırlamışım ki yerimden annesi iki adım geri attı, şaşırdı..

"Napıyorsun sen, o daha küçücük "

dedim ve başladı anlatmaya..
"Bıktım güzelim ben bunlardan...Böylelerine DAYAK CENNETTEN ÇIKMA, p..... herifler, pijamalarına bak ortalıkta, çoraplara bak pislik, şu dolapların içine bak.!."

Bu arada odada kaç dolap varsa hepsinin içini açıp bana göstermeye başladı... Sustum kaldım, öylesine öfkeliydi ki...

" Bak görüyormusun güzelim ? Derli toplu dimi? Sen hiç böyle dolap gördün mü ? Hepsini yıkıyorum, ütülüyorum, tek tek askılara asıyorum. Mağaza gibi bak.. Ben düzeltmesem bunları, bu odaya girilmez bu p.......ler kokuşur kalır burda"

Küfrediyor ve tüm çekmeceleri yerlere boşaltıyordu.. Elindekileri çocuğa fırlatıyordu.. Şoka girdim resmen" dağınık bir oda için bir çocuğa bu kadar kızılır mı?" cümleleri dolanıyordu beynimde ama bunu o an sinir krizi geçiren komşuma söyleyemedim... Sonra da kendime kızdım... O'ysa anlatmaya devam ediyordu;

"Herşeyi yerli yerine koyuyorum, dolaplardan çikolata kağıtları, çöpler çıkıyor.. Bak güzelim şuna bu tabağın bu dolapta ne işi var ? "


Elindeki sert plastik -melamin dedikleri eskiden bizim evde de benzeri olan-tabağı fırlatıyor bu defa ufaklığa..

" Bir dediklerini iki etmiyorum, ne isterse alınıyor, bu dolapları çizdim de öyle yaptırdım.. Ama bu p..ler için hiç bişey yapmamak lazımmış.. Bu kağıtların ne işi var bu dolapta ? Bu kartonları şu dolaba koy demedim mi ben sana ? Flüt çalcakmış, aldırdı bak nerelerden çıkıyor.. Bıktım güzelim bıktım... "


Yerlere fırlattıklarının üzerinden geçip elindeki flüt ve kartonları kendi düzenine göre yerleştiriyor bir yerlere sinirli sinirli.. Ben salak figuranlar gibi bakıyorum öylece... Çocuk mu ? O sakince toparlıyor yerdekileri, bir damla bile göz yaşı dökmeden !!!!

"Öğrenirler zamanla.. "


Diye başlayan cümlemi bitiremeden- dediğime bin pişman - tutuyor kolumdan öteki odaya götürüyor.. Evin dağınıklığını gösterip;

" Hangisine yetişeyim sen söyle.. Ne yapayım ben bıktım güzelim, bıktım.. "


Diyor israrla.. Ne diyeceğimi bilemeyecek haldeyken yan odaya ilerliyor hızla, ufaklık bir kaç tokat daha yiyiyor..

" Rezil ettiniz beni, komşular bizi dinliyor, bıktılar artık gürültümüzden, otur şimdi sabaha kadar topla buraları yoksa çok fena olacak! "


Gürültüden rahatsız olacak komşulardan çekinen insan, çocuğu döverken ve ortalığı dağıtırken çıkardığı sesin farkında bile değil !

Anlatmaya çalışıyorum, ama anlamamakta ve dert yanmakta ısrarlı.. Sinirlerime hakim olamayacağımı anlayıp, ufaklığı da kaderine terkedip eve geliyorum..

Ne yani eğitim bu mu ?
Ufacık bir çocuğun -boyundan büyük kitapları- kafasına vurmak mı ?
Dağılmış bir kaç çekmece için evi altına üstüne getirmek mi ?
Onaylanmayı bekleyerek - ve ne kadar titiz olduğunu- susmadan dert yanmak ve elindekileri fırlatmakla mı titizliğin bulaşacak çocuğa?
O cennetten çıkma dediğin dayağı sen yesen ? Eğitilebilecek misin ? Haklı olacak mı seni döven? Kendini savunduğun gibi o dayak atanı da savunabilecek misin ?
O çocuk büyüdüğünde, şiddet yanlısı bir evladın olacak olması da mı korkutmuyor seni ?

Bir şeylerin hıncını savunmasız ufacık çocuktan çıkarmaktan başka çözümler bulamayacak kadar acizsin! Ne yazık !