
Annem çok titiz bir insandı.. Eli çabuk, becerikli,temiz.. Habersiz misafir geldiğinde yarım saat içinde sofrayı donatıverirdi, allah ne verdiyse artık. Öyle yemekler yapardı ki sanki bal damlardı ellerinden.. Canım annem; dayımları, teyzemleri,halamları ve yakın olmayan fakat yakın saydığımız akrabaları toplardı, kalabalık kocaman bir soframız olurdu..
Titizdir annem demiştim.. Bu titizliği ve herşeyi ince düşünmesi yüzünden ben daha ilkokuldayken, elinde yıkadığı sakız gibi beyaz çamaşırları balkona astığı bir gün, karşı komşumuzun inatla silkelediği halı yüzünden tartıştılar. Karşı komşumuz Saadet teyze annemle hep inatlaşırdı. Annem cam sildiğinde ya da balkonu yıkadığında ve özellikle çamaşır astığında silkelerdi halılarını.. Annem her defasında sakin bir şekilde uyarır.
" Keşke silkeleyeceğini söyleseydin ben kaldırırdım çamaşırları"
derdi.. Ama son defasında bu böyle olmadı ! Annem bu defa sinirlerine hakim olamayıp bağırdı Saadet teyzeye.. Oda altta kalmadı tabii ki.. Kavganın üzerine evde ne kadar halı, kilim vs varsa hepsini silkelemeye başladı. Annem o sinirle elimden tuttuğu gibi beni anneannemlere götürdü..
Anneannem mutfakta birşeyler yaparken annem arka odada sinirli sinirli anneanneme olanları anlatıyordu ki, birden ağzından köpükler çıkmaya başladı, olduğu yere yığıldı.. Ben o an nasıl bir çığlık attıysam artık - hatırlamıyorum- komşular, arka evde oturan teyzemler, kim varsa sesimi duyan geliverdi hemen anneannemin küçücük evine.. Anneme kolanyalar falan döktüler ben bir köşeye sinmiş
" ölme anne"
diye ağlarken.. Sonra Teyzemin kızı elinden tuttuğu gibi uzaklaştırdı beni ordan.. Babamı aramışlar o sırada.. Babam gelmiş , teyzemlerden kaçtım ve o sırada babam ve arkadaşları annemi kalın bir battaniyenin içine koymuş arabaya koymaya çalışıyorlardı.. Ayaklarını gördüm en son annemin... Babam, annemin başının ağırdığını, hastaneye gidip iğne vurduracaklarını söyledi.. Dün ki kıza söyledikleri yalanları bana da söylediler ...
" yok bir şeyi , korkma sen "
Ben arabanın arkasından ağlarken teyzemin kızı elimden tutmuş beni yine sürüklüyordu..
Sonra annem eve geldi.. Boş boş bakıyordu her yere.. Söylediklerimizi iki kere tekrar ediyorduk. Dikkat dağınıklığı vardı. Neşesi keyfi yoktu sanki.. İlaçlarını içip uyuyordu. Sonra babam beni aldı karşısına ve anlattı. Annem Tansiyon komasına girmiş o gün.. O yüzden ağzından köpükler çıkmış. Yüksek tansiyona bağlı geçici felç geçirdiği için götürmüşler hastaneye.. Artık annem bir ömür boyunca ilaç içmek zorundaymış. Bundan sonra annemi üzmemem, kırmamam ve hiç kızdırmamam lazımmış.
ARTIK KOCAMAN KIZ OLMUŞUM.. 
Annem o felçten sonra çok unutkan bir insan oldu.. Bal damlayan elleriyle yaptığı yemekleri ocakta unutup, yakmaya başladı, evde para kaybetmeye ve hatta sabah söylenenleri unutmaya.. Ufacık şeylere dahii kızıp sinirlenen bir anne oldu..
Lise zamanlarıma kadar bu hep böyle sürdü.. Annem kah sinirli , kah pamuk gibi oldu.. Lisedeyken bir gün annem kusmaya başladı.. Su bile içse kusuyordu. Babam evde yoktu öyle çok korkmuştum ki; önce kiracımıza sonra da teyzemlere haber verdim. Babam evde yoktu. Babama da nasıl ulaştık bilmiyorum. Babam geldi ve annemi hastaneye götürdük.. Doktorun yanlış ilaç verdiğini söylediler. Yaşına gitmeyecek,bünyesinin kaldıramayacağı ilaçları vermişler anneme.. O yüzden bir defa daha felç geçirmiş..İlaçlarını değiştirdiler..
Eve geldik ama bu defa annem eski annem değildi artık..Söylediklerini anlayamıyorduk.. Tekrar et dediğimiz de de sinirlenip, küsüyordu herkese.. Yemek tariflerini unutmuştu, yaktığı yemeklerden çok yaktığı tencerelerin kokusu geliyordu artık mutfaktan.. Evi silip, kapıdan bakıp, toz kalmışsa her yeri yeniden silen annem yoktu artık.. Herşeyi üstün körü yapıyordu. Vazgeçmişti herşeyden..

Liseyi bitirdiğim yıl çalışmak istediğimi söyledim ve büyük bir firmada işe girdim. Çalışırken üniversiteyi kazandım. Gitmek için hazırlıklarımı yapmışken annem yeniden hastalandı.. Sürekli ağlıyordu fakat bu defa hiç bir şey söyleyemiyordu hatta yürüyemiyordu.. Apar topar hastaneye götürdük annemi.. . Felç geçiriyor hemen yatıracağız dediler.. 22 gün hastanede tek başıma annemin başında bekledim. Daha 19 yaşındaydım..
Ben ailemizin 3 kişi olduğunu annem rahatsızlandığında öğrendim.. Oysa çok kalabalık bir ailemiz var sanırdım evimiz hiç ıssız kalmadığı için..
İşte o hastane koridorlarında öğrendim ben hayatı.. Kimseye güvenilmeyeceğini ve eğer sen iyi değilsen kimsenin senin yanında olmayacağını.. İğrenç ilaç kokularının üstüme sindiği günlerde tokat gibi çarptı gerçekler yüzüme... 22 günde büyüdüm.. 
Uykusuz gecelerden birinde bir hasta bakıcının hayatımı kurtarmasıydı o günlerden bana güzel kalan tek şey.. Hayatta böyle insanlar da varmış dediğim o an; Cam kenarında sigara içerken sızmışım uykusuzluktan ve 3. kattan aşağıya düşecekken bir el tuttu kolumdan, savurdu beni koltuğun üzerine.. Ben daha olanın farkına varamadan, gülümsedi yüzüme;
" dikkat et, bir tane daha yok senden "
diyerek... Her hatırladığımda gülümsetir bu sözler beni :)
İsyan ettiğim şiirlerde "
Burda " ve "
Burda" Aslında anneme kızdığımı sandı bazıları.. Evet, belki kızgınlığımın birazı annemeydi, ama en çok "
bu yazıdaki gibi "
kadere kızmıştım ben.. Saadet teyzeye kızmıştım, sonra annemi üzen kardeşlerine, eltilerine,görümcelerine... Annem sağlıklıyken evimizden çıkmayan ama hastalandığında kapıdan bile bakmayan dostlara, tanıdıklara..
Kimsenin bana yemek yapmayı öğretmemesine kızmıştım, bulaşık yıkamayı göstermemesine, Odamı toplamayı bile bilmememe kızmıştım... 22 gün hastanede tek başıma kalmama, sıvı sabunlarla saçlarımı yıkamama kızmıştım.. Hastane odasında sandalye üstünde uykusuzluktan sızdığımda, hoyratça canımı acıtan hemşirelere kızmıştım.. Üzerime sinen ilaç kokularına kızmıştım...
HAYATIMA KIZMIŞTIM.. BUNLARA SEBEP OLAN HERŞEYE, HERKESE !