
Herkes bir şekilde aşkı arıyor..
Kendince sınırlar koyuyor aradığı erkek / kadın için..
Öyle olmalı , böyle olmalı.. Şunu yapmalı bunu söylemeli..
Film karelerinden fırlamış aşkları hayal ediyoruz.. Karşımızdaki bunu sağlayamadığında da bırakıp gidiyoruz.. Bazılarımız için; Aşk = Tutku
Ama insan tutkularına dikkat etmeli..! François de La Rochefoucauld dediği gibi ;
Bütün tutkular bize suç işletir ama, bizi en gülünç hatalara düşüren aşktır.
Hep böyle olmuyor mu? Aşık olduğumuz adam/ kadın tutku haline geldiğinde ?
Bir sürü hata yapmıyormuyuz? Gülünecek hallere düşmüyor muyuz?
En basiti; yanımızda olsun istiyoruz.. Sevgisini her an belli etsin, gözümüzün içine baksın,tutkuyla aşkla sarılsın vs..
Ya O istemiyorsa ? İşte o zaman sorunlar başlıyor,kırıcı kelimeler birbiri ardına diziliveriyor.. Bir taraf daha fazlasını isterken , öteki uzaklaşmak istiyor herşeyden..
Biz aşkı şekillendirmek istiyoruz.. Kalıplara sokmak..
İstediğimiz gibi yaşamak.. Ama Aşk !
Tek başına yaşanır mı?
Kalıplara girebilir mi ?
Kalıplara sokulduğunda devam edebilir mi ?
O çok istediğimiz
'mutluluk' durabilir mi yanı başımızda, bunca şeyin içinde ?