16 Nisan 2009 Perşembe

Saat 4


Saat dört yoksun
Saat beş, yok
Altı, yedi, ertesi gün
Daha ertesi
Ve belki kimbilir...

(...)

Kitap okurum
İçinde sen varsın

Şarkı dinlerim
İçinde sen

Oturdum ekmeğimi yerim
Karşımda sen oturursun
Çalışırım,
Karşımda sen

(...)

En güzel deniz,
Henüz gidilmemiş olandır
En güzel çocuk
Henüz büyümedi
En güzel günlerimiz
Henüz yaşamadıklarımız
Ve sana söylemek istediğim
En güzel söz
Henüz söylememiş olduğum sözdür

O şimdi ne yapıyor?
Şu anda şimdi, şimdi, şimdi
Evde mi, sokakta mı?
Çalışıyor mu, uzanmış mı, ayakta mı?
Kolunu kaldırmış olabilir mi, hey gülüm
Beyaz kalın bileğini nasıl da çırçıplak eder bu hareketi
O şimdi ne yapıyor
Şu anda şimdi, şimdi, şimdi
Belki dizinde bir kedi yavrusu var, okşuyor

(...)

Belki de yürüyordur, adımını atmak üzeredir
Her kara günümde onu bana
Tıpış tıpış getiren sevgili
Canımın içi ayaklar
Ve ne düşünüyor,
beni mi?
Yoksa ne bileyim
Fasulyenin neden
Bir türlü pişmediğini mi?
Yahut insanların çoğunun neden böyle
Bedbaht olduğunu mu?
O şimdi ne düşünüyor
Şu anda şimdi, şimdi

(...)

Saat dört yoksun
Saat beş, yok
Altı, yedi, ertesi gün
Daha ertesi
Ve belki kimbilir...


Nazım Hikmet / Zülfü Livaneli

4 yorum:

ELİF dedi ki...

En güzel söz,
Henüz söylememiş olduğum sözdür...
Ayni düşüncelerdeyim..
çok sevdim bu iki satırı...

pRncfRn dedi ki...

Belki de ölmüştür!

GEBERSİN!!!

RuYaYLa dedi ki...

Elif..den;
Ne doğru söz değil mi bir sonraki cümlenin güzel ya da kötü olacağına sadece biz karar veriyoruz aslında :)


Nazım usta pek güzel yazmış :)

RuYaYLa dedi ki...

Prncfrncım;
Belki de..