31 Aralık 2008 Çarşamba

YeNi YıL







“Santa Claus heybende bunları da getir bu yıl “diyebileceğim pek bişey yok aslında, yani varda olmayacağını bildiğim için... Neyse zaten evde şömineyi bırak bacamız bile yok Santa nasıl girsin içeriye :) Hadi girdi diyelim bir çam ağacımız bile yok! ( almaya niyetlendim de cümle alem üstüme yürüdü gavur icadı çıkarma başımıza diye ) neyse Şömine yok, hediye koyulsun diye çorap yok, çam ağacı yok dolayısıyla Santa da yok... Hem zaten kar da yağmadı nasıl yılbaşı bu yaa demekten alamıyorum kendimi...


Ama yine de yeni yılda birkaç şeyin düzelmesini istiyorum...

Savaşlar bitsin, evi olmayanlar soğukta kalmasın, annesiz babasız çocuklar kendilerine birer yuva bulsunlar, hasta olanlar iyileşsin ve 2008 de gerçekleşmeyen ne varsa hepsi gerçekleşsin...


Dostlarım sizin için de sağlık, mutluluk, aşk, huzur, yeni başlangıçlar ve yürekten istediğiniz ne varsa bu yeni yılda sizin olmasını diliyorum... Dualarınız ve hayalleriniz gerçek olsun mutlu yıllar....



aaa unutmadan Santa eğer yolun şaşar gelirsen sana zahmet bir melek bir de çam ağacı bırakıver yaa sevabına :)

30 Aralık 2008 Salı

HaY DiLiMi eŞek ARıSı SoKSuN


Canım acıyor gözümde akmayan binlerce damla gözyaşı yavaş yavaş sızıyor yüreğime...
Yüreğimi sel basacağını bile bile akıtmasam keşke içime gözyaşlarımı...
“çok yalnızım “ bunu söyleyip susabilsem keşke...
Söylediğimde; içimde olanlar birer birer dökülse ortaya, canımı acıtan ne varsa...





1 yıl önce kapımda yüzümü 5 dakika görmek için soğuktan donmak üzere olan bir adam vardı elinden gelen neyse yapmaya hazır ve ben benim kontrolüm dışında gelişen olaylar yüzünden öyle bir fırçaladım ki “çık hayatımdan...” diye...

Çıktı gitti, içinde binlerce söylenmemişlikle birlikte... 1 yıl içinde her karşılaştığımızda uzaktan başıyla selam verip geçti... Taa ki bu güne kadar...

İşten çıktım durakta otobüs bekliyorum. Soğuktan donmak üzereyim... Önümde bir araba durdu içinde bu...
Selam verdi "Nereye" dedi "Eve" dedim
"Gel ben bırakayım, çok soğuk hava" dedi "işin yok mu" dedim
"Deli misin yürü hadi" dedi
Eve doğru geliyoruz birkaç kelime haricinde bişey konuşmadık bişeyler söylemek istiyo farkındayım lafı çeviriyorum

Sonra “Gel sana kahve ısmarlayayım “dedim
Gülümsedi "Gidelim hadi" dedi


Oysa ben hayır falan der sanıyordum dilimi eşek arısı soksun dedim içimden tabii... Ne çekiyorsam bu dilimden çekiyorum ben...

Gittik oturduk “Hiç değişmemişsin hala aynısın “ dedi
“ Değiştim” dedim gayri ihtiyari
“içimde bişey kalmıştı söylemek istiyorum...
Hayatında hiç bu kadar birisinin senin sevgilin olmasını istedin mi bilmiyorum ama ben istedim... Dostluğun yetmedi bana ” dedi ve başladı konuşmaya içini ne kadar acıttıysam artık susmak bilmedi...

Sevgilisini anlattı, 1 yılda değişenleri anlattı ve “Eğer o gün çık hayatımdan demeseydin, şimdi çok mutlu olacaktık belki de “ dedi.

“ Ben senin sadece dostluğunu istemiştim sende bunu biliyordun ve bilmene rağmen benden bu dostluktan çok fazla şey istedin. Ben hayır dedikçe üstüme geldin... Biliyorsun, ben sıkılmaya hiç gelemem “ dedim.


“ Evet söyledin ama 'çıkmayan candan umut kesilmez' diye ben ısrar ettim. Hata bendeydi ama çok istemiştim... Şimdi bunları 'yeniden başlayalım' diye söylemiyorum, dediğim gibi içimde kaldı bişeyler o yüzden” dedi.
En sonunda da yılbaşında ne yapacağımı sordu evdeyim dedim


“ Yılbaşında bu söylediklerim aklına gelecek unutmayacaksın bu söylediklerimi öyle yalnız hissedeceksin ki kendini... Evde ailenin olması, yanında arkadaşlarının olması sana yetmeyecek birini arayacaksın yanında “

dedi gözlerimin içine baka baka... Ve;
" Ben Senin aynanım söylediklerimin doğru olduğunu biliyorsun" dedi sustu... Yüreğim o kadar çok acıdı ki içimden;
Ben zaten uzun zamandır yalnız hissediyorum kendimi’ derken gülümsedim

“ Yalnız değilim “ dedim “Hayatımdan da gayet memnunum... “

“Gözlerin de aynı şeyi söylese keşke” dedi ve hesabı istedi...
Sustuk...

Kapının önüne kadar bıraktı. Sanki yıllardır görmüyormuş gibi; yanağını yanağımda uzun süre tutarak yanağımdan öptü...


“Özlemişim seni arada bir kahve içelim” dedi.


Her zamanki şen kahkahalarımdan birini attım ”Sevgilinde gelirse olur neden olmasın” dedim...


“Dedim yaa hiç değişmemişsin” dedi.
Değiştim dedim güldüm ve gitti...







Artık içinde söylenmemiş hiç bişey kalmadı sanırım... Ama benim içimdeki acımı bir kat daha katladı... Dedim yaa ne çekiyorsam dilimden çekiyorum!
Ne vardı sanki en baştan otobüsle giderim deseydim... Yahu hadi soğuktan aklım çalışmadı ya sonra... Dilimi eşek arısı soksaydı da 'kahve içelim ' demeseydim ! içimdeki acıyı yüzüme vurmasına izin vermeseydim!!... Maskelerimle gülücük saçmaya devam etseydim içim kanarken...

29 Aralık 2008 Pazartesi

MiM - OĞLaK & AşK

Kimlere aşık oluyorsunuz mim’i ni yazmıştım zaten ama şahmaran bu mim’i biraz değişik ve eğlenceli yapmış burçlarla... Beni de mimlemiş hadi bide burçlar üzerinden bakalım nasıl bir aşıkmışım ben :)


Rüyayla bir oğlak burcu yükseleni de ikizler...




İlk karşılaşmada soğuk bir intiba yaratan Oğlak insanı, aslında bunu ihtiyatlı olmak arzusuyla geliştirdiği bir savunma mekanizması olarak kullanır. ( ben bunu bilinçsiz yapıyorum ama )Kariyer yaşantısı hayatının en önemli ilgi alanı olmasına rağmen, tiyatro, müzik ve diğer sanat dallarını da sever. Genellikle entelektüel kapasitesi yüksek, yaşamsal amaçları kendilerininkine benzeyen insanlarla beraber olmayı tercih eder. ( kesinlikle ) Bir ilişkide aradığı en önemli unsur bağımsızlıktır. Kısıtlanmaktan ve kontrol edilmekten hoşlanmaz.( aşkından ölsem bile ağlarım sızlarım ama yine de herşeye rağmen yolu gösteririm )

Oğlak ciddi konularda tartışmayı sever, ufak tefek problemlerde bile karşısındakine mutlaka yardımcı olmaya çalışır. Bu burçta doğan insanlar bu yönlerinin pek afişe etmek istemeseler de, lüksü sever. Oğlak paranın, yaşam güvenliğini sağlayan önemli bir araç olduğunu düşünür. Oğlak insanı yaşlandıkça kendini bulur ve daha çekici olur. Genellikle yalnızdır. Yengeç gibi karamsardır. ( kesinlikle ) Herkese güvenmez. Çok zor dost olur ama dost olduğu kimseye ömür boyu güvenir. Geçmişe, geleneklerine bağlı ve tutucudur. Ailesine karşı sorumluluk duyduğu için aile bağları kuvvetlidir.


Dominant bir karaktere sahip Oğlak'ın aşkını kazanmak çok kolay değildir. Genellikle ikna eden değil ikna edilen olmayı bekler. Beraberliğin başında, karşı tarafın ciddiyetine inanması temel gereksinimdir. Sürekli fikir değiştiren, söyledikleriyle yaptıkları arasında farklılıklar olan insanlara karşı, Oğlak'ın toleransı oldukça düşüktür.
( kesinlikle )


İlk bakışta soğuk görünen Oğlak, üstün bir eş ister. Böyle birini bulunca da onun maddi manevi her istediğini vermeye çalışır ve ona hayat boyu bağlı kalır. Mantık evliliği yerine aşk evliliği yapmayı yeğ tutarlar. ( sevmediğin, aşık olmadığın bir adamla bir ömür geçirmenin neresi mantıklı ki )Belirgin çekingenliği nedeniyle, fiziki aşktan asla yeterli derecede yararlanamayacaktır. Bu konuda sevgisine inandığı erkeğe karşı yaşamın hiçbir alanında olmadığı kadar fedakârdır. Cinsel yaşam, eşleri ile anlaşmaları konusunda pek önemli yer tutmaz, yani bunu pek fazla önemsemezler. Onlar için önemli olan özgür olmak ve eşleri tarafından sevilmektir. Gerçekte cinsel yaşamları oldukça düzenlidir. Diğer bütün konulara vakit ayırabildikleri gibi cinselliğe de gereken vakti ayırırlar. Hangi türden ortaklığa girerlerse girsinler paylarını almak isterler. İlişkisini ciddiye aldığı gibi, partnerinin de ilişkide ciddi ve özverili davranmasını bekler. Birlikte olduğu insan gururunu okşar, neşelenmesini sağlar ve partneri sevgisine inandırabilirse, Oğlak çok ihtiraslı, sevecen ve esirgeyici bir aşık olabilir.





Çoğu erkek, azimli ve akıllı olmayan, bu nedenle de kırılgan yapılı, yardıma ihtiyacı olan bir kadını tercih eder. Oğlak kadını, bu yüzden, zayıf ve hassas, koruyucusunu bekleyen bir kız gibi görünmeye çalışır. Bir erkek oltaya takıldı mı, büyük bir şaşkınlık yaşar: İpek eldivende gizli, demir bir yumruk. Belli bir bekleyişten sonra bu hassas yapı, kalbinin derinlerinde şanssız ve yalnız olan bir "süper kadın"a dönüşür.( Süper kadın nasıl oluyo ki :P Dönüştüm mü acaba ? ) Oğlak kadını geleneksel formlara bağlıdır, romantik aşka inanır ve çirkin sahne ve olaylardan nefret eder.


Yanında tongaya basan erkeklerin tersine fırtınalı flörtleri yoktur, çünkü uzun süreli ilişkileri tercih eder ve sonunda da istediği erkeği genellikle elde eder.


Tıpkı Oğlak erkeği gibi Oğlak kadınına da duygularını göstermek zor gelir, bu neden sık sık kendini yanlış anlaşılmış hisseder. Bir erkek onu hayal kırıklığına uğrattığın da bunun izlerini asla ona belli etmez ve konu hakkında bir mezar taşı kadar sessiz kalır.


Oğlak kadını mükemmel bir ev sahibi, aşçı, akıllı bir sohbet ortağıdır, hayran olunacak derecede organizasyon yeteneği vardır, zorluklardan korkmaz zaten onlar aşılmak için vardır ve erkeğinin zirveye ulaşmasını sağlayacak derecede hırslıdır.

Birliktelikte onu mutlu etmek için, ne kadar sevildiğini ve istendiğini tekrar tekrar söylemek gerekir. Onu gerçekten kazanan ve ilgisine değecek erkek, karşısında kendisi için her şeyi yapacak tutkulu bir eş bulacaktır.


Güçlü bir kişiliği olduğunun farkındadır. İçindeki enerjinin sık sık bir engel olarak ortaya çıktığını bilir. Kendini alt üst edecek, uçarı maceraların kadını değildir. Tüm istediği, gerçek aşktır. Ona karşı ciddi bir niyetiniz yoksa bu kadını en iyisi hemen unutun. Bir hayal kırıklığı onu derinden yaralayacaktır.


Rüyayla tamda böyle biri iştee... Tabi şimdiye kadar öyle uğruna herşeyi yapacak kadar kimse gözümü döndüremedi... Neyse zaten çok uzun bir yazı oldu en keyifli kısıma geçelim :)


Kime atsam topuu kimee Cesetizleri , Camilla, Efsa, Elif..den, Demet, Kakule, hadi bakalım sizin burcunuz aşk için ne diyor
?

28 Aralık 2008 Pazar

Rhythm's : oSaD aiNY

Mısır’ın prensi diye anılan Amr Diab. (Amr Abdel Basset Abdel Aziz Diab (Arapça:عمرو عبد الباسط عبد العزيز دياب) daha önce bildiğimiz çoğu şarkıyı Arapça söylemiş Beyaz ve Sen (Rober Hatemo), Gönül Yarası (Erkan), Mutlu Aşk Yoktur (İzel), Yetti Gari (Murat Başaran)...



Kendisi İçin Ortadoğu’nun Müzik Kralı Deniliyormuş. Bu hafta Lealy Nahary Albümünden bir şarkı seçtim...



Amr Diab - Osad Ainy

27 Aralık 2008 Cumartesi

MiM - GeZDiM GöRDüM

Sevgili pRncfRn’cım mimlemiş beni. Gittiğim ve sevdiğim yerleri söyleyecekmişim, Rüyayla nerelere gidiyormuş bakalım



Tekirdağ’da



Tatlı krizim tuttuğu zamanlarda Şar Patisserie de alıyorum soluğu

Yazları tavla oynadığım yer İslam cafe

Cafe Bahane

Rıhtım

Rüya Rest & Cafe Tekirdağ bambaşka gözüküyor bu cafe’den

Son olarak da Kırmızı (ilhan Rest) Hem karnım hem gözüm doyuyor bu mekanda...


Genelde gittiğim yerler bu kadar Tekirdağ da çok fazla seçenek yok zaten...





İstanbul’a geri döndüğümde de ( hala geri dönme hayallerim suya düşmemiş durumda ) işte o zaman;


Cezayir ( Fransız) sokağı oranın merdivenlerinden inerken dünyam değişiyoo

Désir , Cafe de Lafee, La Vie, Miro's


Salacak vee kız kulesii


Ortaköy’de Rock House, Anjelique


Levent’te Hangover, Camelot


Avcılar’da (Liseden kalma alışkanlıklar) Marpuç, Değirmen, Küçük ev, Dante


Moda sahili, Kadıköy, Beşiktaş, Sultan Ahmet, Tophane, Galata...


Adını hatırlayamadığım birkaç mekan daha ve her nerde olursa olsun mutlaka Starbuck’s


Evet en keyifli kısma geldik... Efsa, Gayyor, Aysema, Kişisel depresyon anları, ve ikisi bir arada Elvan ve ümit hadi bakalım siz nerelere gidiyorsunuzz :)


26 Aralık 2008 Cuma

DüŞ'Le



Özgür olmayı, her türlü kısıtlamadan uzak bir özgürlüğü düşle. İstediğin her şeyi elde edebilmekten kendini alıkoyan tek kişi sensin!


Düşle...


Düşle...


Hiç durmadan düşle...

‘Düş’, var olan en gerçek şeydir...

Tanrılar okulu

Stefano E. D 'Anna

23. sayfa

25 Aralık 2008 Perşembe

MiM - KiMLeRe AŞıK OLuYoRSuNuZ


Camilla’m mimlemiş beni Konu: Şuradaki 'Kimlere Aşık Oluyorsunuz?' testini yapıp sonucu bloga kopyalıyorsunuz.




Sanatçı Ruhlu

Sizin ruhunuzda sanatçılık var. Bir manzara seyretmektense bazen size gerçeküstü bir manzara resmine bakmak daha fazla keyif verir çünkü sanat çoğu zaman gerçekten daha kusursuzdur. Genellikle hayalinizde bir karakter yaratırsınız ve önce ona aşık olursunuz sonra da gerçek hayattan biriyle karşılaştığınızda hayalinizdekine ne kadar benzeyip benzemediğine bakarasınız. Bu yüzden çoğu kez olduğundan başka gözüken kişiler size çekici gelir çünkü bu türdeki kişiler sizin hayalinizdeki kişiyi az çok algılarlar ve kendilerini ona benzer bir karakter olarak gösterirler. "Tanıdığımı sanmıştım" lafı sizin genelde ilişkilerinizin bitiminde kullandığınız bir sözdür. Sizin gibi sanatçı ruhlu ve sevmeye açık birinin kalbini kazanmak her ne kadar kolay olsa da bunu sürekli kılabilecek kişi hayalinizdeki mükemmel sevgiliyi unutturup size gerçekliğin güzelliğini gösterebilecek kişidir. Bu kişiyi tanıdığınızda onu hatalarıyla sevmeyi öğreneceksiniz.




ilk yaptığımda bir soruda iki şık arasında kaldım ve ikisini de seçmeyip başka bişey seçtim sonuç camillamla aynı kurtarıcı çıktı ... Dönüp tekrar yaptım sanatçı ruhlu çıktı ikisinin karışımı birşey oldu yanii :)

Kurtarıcı

Sizin doğal mesleğiniz kurtarıcılık. Bu nedenle çoğu zaman, kişisel veya aile hayatında problemleri olan insanlara aşık oluyorsunuz. "Beni hep sorunlu kişiler bulur" sizin çokça sarfettiğiniz bir cümle. Bu durumdan çok yakındığınız zamanlar oluyor fakat aksi sizin için düşünülemez. Eğer bir kişinin hiç problemi yoksa, hayatını huzur içinde yaşamayı seçmiş ve başarmış biri ise size çekici gelmeyecektir. Çünkü o kişide düzeltilmesi gereken bir yön yoktur ve bu sizin asli görevinizi yerine getiremeyecek olduğunuzu gösterir. Siz aşık olmak için; problem çözücü, onarıcı, tamir edici ve kurtarıcı vasıflarınızı kullanabileceğiniz ilişkiler ararsınız. Bu yüzden daha ziyade sorunlu olan kişiler size çekici gelir.


Aslında eskiden beni hep sorunlu kişiler buluyordu ama şimdi "tanıdığımı sanmıştım" lafını daha çok kullandığımı farkettim yani sonuçların ikisinde de benden bişeyler var :) Zaten ne zaman tam anlamıyla bire bir tuttu ki bu testler...

Neysee şimdi geldik işin en keyifli kısmınaa...

Bu testii kim yapsın kim yapsınn ?
Elif...den, üfürükten prenses, pilli cadı, perko, prnfcns, kişisel depresyon anları, delirapunzel, sinirli prenses ve eğreltiotu yapsın hadi bakalım sizin nasıl çıkacak :)

24 Aralık 2008 Çarşamba

WeiHNaCHTeN KiND


Bir insan, O günün sabahında yüzünün ( Bugün özel birgün

'Bugün benim doğum günüm... ' ) yağmurlarının damlalarıyla yıkanmasından büyük bi mutluluk duyup damlalara gülümserken , akşam olduğunda yanağından süzülen bir tek damlayla neden kendini sırılsıklam ve hatta bir sıçan gibi hisseder ki...?

( Beklediğin insanlardan bişey gelmeyince [telefon, msj, mail yada herhangi bi iletişim aracı ne olduğu önemli değil ! )

Unutulmuşluk hissi kemirirken içini

‘NEDEN’…’NEDEN’ …’NEDEN’ gibi hep peş peşe gelen sorulara hepp (bilerek lades demek gibi) bahaneler uydururken...


… “unutmamıştır canım... unutmaz ki ben biliyorum onu … şeyy vakti olmamıştır ! ( külliyen yalannn !!! “Doğum günün kutlu olsun “ dicek kadarda mı vakti yoktu !!! Ne kadar dolu yada meşgul olursa olsun 1 dk bile sürmeyecek şu cümleyi söylemek için vakit yaratabilir insan ....!!!!! )

… eee şeyyy kesinnn çok önemli bi işi çıktıı yoksa kesin arardı… ( daha inandırıcı bi bahane bulsan ? Doğum gününde önemliii!!! Doğum gününü unuttuysa ve ( ne hikmetse ) aynı günkü önemli işini unutmadıysaaa !!! Bi düşün istersen ; onun (ların) hayatındaki önem sıran sonlardan kaçıncı ????)

…hmmm şeyy birazdan araaar…. ( oldu canım bekle daha çok beklersin !! haa şimdi haa birazdan derken ertesi seneki doğum günün gelir... eee tabi canım 364 gün içinde herhangi bi gün hatırlar elbet seninde bi doğum günün olduğu gerçeğini…!!! Tabii 365 gün sonra emin ol ki gene unutacaktır… eee ne demişler “huylu huyundan vazgeçmez “ Sen her sene kendince bahaneler uydurup onu haklı çıkartırken ; Oda her sene ısrarla unutmaya devam edecek …! )


...

" Nasıl oluyor vakit bir türlü geçmezken

Yıllar hayatlar geçiyor...

Kayıp bir bavul gibiyim havaalanında

Ya da boş bir yüzme havuzu sonbaharda

Çok mu ayıp hala mutluluk istemek

Neyse zaten hiç halim yok...

Bugün benim doğum günüm...

Kelimeler büyüyor ağzımda... "


...




Bugün benim doğum günüm... Eve gelirken cafe’ye girdim, bir kahve içtim. Yukarda ki yazıyı düzelttim. Sonra birde fal baktırdım... Güzel şeyler söyledi amaan fala inanma, falsız da kalma demişler dimi :) Sonra bir pasta aldım birkaç tane de DVD ve kendime bir hediye...


Benim söylediğim ve sabah hatırlayan birkaç kişi dışında hatırlanmayacağımdan o kadar emindim ki... Normal günlerdeki gibi eve geldiğimde ilk işim mail ve bloğu açmak olacak, yukarıdaki yazıyı bloğa ekleyip sonra da aldığım DVD’leri izleyecektim...



Bir baktım Bloga;


bir yerlerde bir pasta yapmışlar..
usta eller dokunmuş o pastaya..
herşey hazırmış..
bir tek mum bulamamışlar..
hadi bu yılın mumları biz olalım..
dile bizden ne dilersen..
doğum gününün güzel kızı mutlu yıllar nice saliseler saniyeler dakikalar seninle olsun..:)


Yazmış Gayyor’um ilk onu gördüm, peşine Elvan’ımla Bendeniz’imin mailini okudum -O kadar şanslıyım kiii- Bir başladım zırlamaya susturabilene aşk olsun... Babam geldi;

”hadi mumları koy üfle de pasta yiyelim”

dedi hınzırca bir gülüşle... Sildi gözlerimin yaşını...

Pastayı kesecekken KaRaKıZ’ım aradı ve benimle birlikte pastayı (telefonun öteki ucunda) oda üfledi :) kardeşi ordan müziğin sesini ( Tuğba Özerk – Doğum günün kutlu olsun ) sonuna kadar açıp telefondan bana dinletti...



Sonra öğretmenim


“yarın bizdesin seni bekliyorum unutma canlı müzik ve rakı seni bekliyor

diye haber verdi... Yarın bir pasta daha alıp öğretmenime gidicem. Geç olsa da doğum günü partisi var yarın... Pek sevgi kelebeği halindeyim hadi hayırlısı :)




Ayrıca Bendeniz’im sitesinde benim için bir doğum günü yazısı yazmış çoooookk teşekkür ederim canımm çook mutlu oldumm... Ve hâla zırlıyorum ama mutluluktann..