*Prospektüsünde 2 ölçek demesine rağmen 8 ölçek aldığım passiflora ,2 günlük uykusuzluk ve 6 saat ağlamışlığın üzerine…
Ölümlere ağlamayı sevmem ben... Bir kaç damla gözyaşına sığdırırım binlerce yaşanmamışlığa isyanımı... Bu günkü cenazede de aynısı olacak ( hatta pek anlaşamadığımızdan olsa gerek olmayacak ) düşüncesiyle gitmiştim...
Yanılmışım...
15 yaşında bir kız çocuğunun --Ki kendisi yeğenim olmakla birlikte, halasının kızı tarafından babasının cenazesinde boğazlanmaya çalışılmıştır...-- katliamına tanık ve sanık oldum... Tanık oldum çünkü teyzemin kızının ellerinden o ufacık bedeni tüm çabalarıma rağmen kurtarmak imkânsızdı... Sanık olmamın sebebiyse ben giderken benle gelmek istemesiydi. Evet, yanlış okumadınız! Sebebi bendim bir nevi bu yaşananların... İnatla gelme deseydim belki de şimdi boğazında 5 tırnak iziyle, kızarıklık ve morarıklarla gezmek ve birde üstüne çullanan yaşı kadar kişinin
korku-nefret arası travmasıyla yaşamak zorunda kalmayacaktı... Bense onu oraya getirdiğim için Tanık sandalyesinde idam edilen mahkûm muamelesi görmeyecektim...
Kalp kırmak istemediğimden oluyor ne oluyorsa zaten... Bu olayda sindiremediğim o kadar çok şey var ki...
Mesela küçük teyzemin (ki 55li yaşlarında kendisi) 15 yaşındaki bir çocuğun --hatta genç bir kızın-- suratına tükürmekten aldığı zevki gözlerinde gördüğümde pişmanlığımın kat kat arttığını hisseetmek...
Şimdi okurken diyorsunuzdur noluyoruz yaa hangi devirde yaşıyoruz? Ufacık kız çocuğunun suçu ne diyeceksiniz? Babasını kaybetmeyi daha kabullenememişken birilerini katil ilan edip asmak için iğneli laflarını sokmasıdır... Hele de O laflar kendinden 50 yaş büyük birine söyleniyorsa ve onun kızı bu lafların acısından sinir krizi geçiriyorsa, katliam kaçınılmazları oynuyor... Evet, sevgili dostlar
seri cenazeler diye 3. sayfa haberlerine konu olacaktık az kalsın...
8 yorum:
dikkat et kendine...
herkesin biraz olsun sakin davranmaya ihtiyacı olduğu, acıları birbirine sarılarak sarmak yerine, üstüne tuz dökerek yakmayı tercih etmemizden kaynaklanıyor başımıza ne geliyorsa...
kimsenin ölümü kimseye hele ki küçücük bir çocuğa yüklenmemeli ecel tecelli ettiyse eğer... hatalar affedilir bir yerde..
birçok ailede büyüklerin anlaşmazlıklarından küçükler de payına düşeni alıyor...
yazıyorum ama olaylar gözümün önüne geldikçe içime bir sıkıntı yerleşiyor...
huzur diliyorum hepimize.. sadece huzur... :(
Toplumca çıldırıyor muyuz ne ?
"Acıyı Bal Eylemiş" toplumumuzda benzer sahneler her gün TV'leri süslüyor ne yazık ki...
ben hala anlamakta zorluk çekiyorum, şimdi ne denmeli ki bu olaya...
deniyorum ottomans ama sakınılan göze çöp batarmış derler aile içinde benim için hepo bu böyle oldu tek kız olduğumdan olsa gerek :(
Nakhar
Dayımın ciğerlerini tüketecek kadar alkole bağımlı yaşayıp şeker komasına girmesini evdeki huzursuzluklara bağlayan sevgili teyzelerim ve bu huzursuzluklardan çocukluğunu yaşayamamış, aile içi şiddetten pskolojik problemlerin eşiğinde, içine kapanık 3 kardeşin en ufağı olan bir kız...Dağılmış bir hayat,parçalanmış bir aile ,ve nefret ettiği akrabalar...
Bazen acılar çok geliyor sanırım insanlara duygularını kontrol etmeyi beceremiyorlar... teyze kızının da dayı kızının yaptığı da buydu galiba...üzüntüsüyle öfkesini dengeleyememk...
sonuç : katliam..
Bizim anne tarafında nefret tüm merhamet duygularını öldürmüş durumda.' Huzur 'sa onlar için bence çok uzak bir kelime...Nefretleri yüzünden (ki bu nefretleri pişmanlıklar silsilesinden kaynaklanıyor bence ) asla huzur bulamayacaklar sanırım...
Aysema
çok doğru söylemişsin her gün tv de akla hayale gelmeyecek binlercesine tanık oluyor insanlar bazıları da benim gibi birebir yaşıyor. Ve yaşadığına, böyle yanlışların içinde kalmak zorunda bırakıldığına isyan ediyor...Acılarla büyüyoruz ne yazıkkii...
kişisel depresyon anları
Dün yaşadıklarımı hala sindiremedim. Uzaktan izlerken insan bir gün başına gelebilme ihtimalini en düşük seviyede sanırken , başına geldiğinde şoktan çıkamyor...Anlayamadım, anlaşılabilecek bir yanı olduğunu da sanmıyorum...
Yorum Gönder